Pandemi, tüm dünyada etkileri görülen salgınlara verilen isimdir. Bedensel sağlık üzerindeki etkileri sıklıkla vurgulanmasına karşın, psikolojik etkilerinin görece geri plana atıldığını söyleyebiliriz. Salgınların bedensel etkileri yıkıcı ve hayati olsa da, salgınlar sırasında ortaya çıkan psikolojik reaksiyonlar, salgınların bedensel etkilerinden daha uzun süreli etkiler bırakabilmektedir. Klinik Psikolog Ünal Erdem Elli, pandeminin psikoloji olarak üzerimizde bıraktığı etkileri açıklıyor.
Pandemiler sırasında en yaygın şekilde deneyimlenen duygu, kişinin kendi sağlığına ya da yakınlarının sağlığına ilişkin duyduğu kaygıdır. Kaygı, öznel olarak olumsuz bir içsel deneyim olmakla birlikte, belirli bir düzeyde bulunması kişinin tehlikelerden uzak durmasına, temkinli olmasına, önlemlere riayet etmesine yol açacağı için işe yarar, yani işlevseldir.
Pandemiler sırasında deneyimlenen, dış dünyanın güvenliğine ilişkin kaygılar, insanların gelişimsel olarak deneyimledikleri ilk kaygılardandır. Bu kadar temel bir duyguyu tetikliyor oluşu sebebiyle pandemiler psikolojik açıdan zorlayıcıdır. Nasıl ki COVID-19 her bireyde aynı şekilde seyretmiyor, bazı bireyler çok ağır belirtiler gösterirken bazı bireyler farkına bile varmadan atlatıyorsa, pandemi sürecinin yarattığı psikolojik etkiler de kişiler arası değişkenlik gösterir.
Pandeminin olası psikolojik etkileri, sadece yaşama yönelttiği tehdit açısından değil, gündelik yaşam rutinlerine etkisine bağlı olarak da tetiklenebilir. Örneğin pandemi bireylerin evden çıkmasını engelleyerek onları sosyal izolasyona mahkum edebilir. Sosyal etkileşimden mahrum kalmak, yalnızlık duygularını tetikleyerek bireylerin sosyal destek almalarını zorlaştırabilir ve depresif bir duygu durumunu tetikleyebilir. Kişinin özgürlüğünden mahrum kalması, yapmak istediklerini yapamadığına ilişkin içsel deneyimi, engellenmişlik duygusuna yol açar. Dolayısıyla pandemi sebebiyle engellenmişlik hisseden bireyler, kendilerini normalde olduğundan daha agresif tepkiler verirken bulabilirler. Bu da zaten sınırlı olan sosyal ilişkilerde bozulmaya yol açabilecek bir etkendir.
Pandemi sürecinin yarattığı söz konusu psikolojik etkenlerle baş edebilmek için en önemli unsur, kişinin hissettiği kaygı, korku, belirsizlik, öfke gibi duyguların, aşırı olmadığı, kişinin işlevselliğini ortadan kaldırmadığı müddetçe işe yarar olduğunu hatırlamaktır. Söz konusu duygular yakınlarla paylaşıldığında, sosyal destek unsurları artacağından, bunların olumsuz etkileri ile baş edebilmek daha kolay olacaktır. Dolayısıyla pandemi sürecinde yüz yüze olmasa da duygusal olarak yakın olunan bireylerle sürekli iletişim halinde bulunmak ve olumsuz duyguları paylaşmak konusunda rahat hissetmek, kişinin psikolojik sağlıklılığını sürdürmesi açısından faydalı olacaktır.
Kişinin psikolojik sağlığı ile bedensel sağlığı arasında ilişki vardır. Kişi psikolojik açıdan yoğun stres deneyimlemezse, bağışıklık sistemi de daha dirençli olur. Stres, bağışıklık sisteminin vereceği tepkiler üzerinde olumsuz etkiler yaratır. Bu sebeple psikolojik sağlığı korumaya yönelik önlemler, hastalığa karşı da daha dirençli olunmasını sağlar. Aynı zamanda pandemi sürecinde bedensel sağlığı koruyor olmak için fiziksel aktivitelerde bulunulması önemlidir. Çünkü daha iyi bedensel sağlık, psikolojik iyi oluşla ilgilidir. Bu sebeple pandemi sürecinde düzenli olarak spor yapmak, iyi beslenmek, uyku düzenine dikkat etmek gibi önlemler hem bedensel sağlığı hem de psikolojik sağlığı korumak açısından değerlidir.
Pandeminin psikolojik etkileriyle baş etmek için bir diğer önemli unsur da kişinin gündelik rutinlerini mümkün olduğunca sürdürmesidir. Birey bütün yaşam alışkanlıklarını değiştirmek yerine, örneğin ev içindeki rutinlerini (uyku zamanlaması, boş zaman aktiviteleri vb.) pandemi öncesindekine benzer şekilde sürdürürse, bu durum pandeminin getirdiği olağan dışı duygulardan kurtulmasına yardımcı olacaktır.
Tüm bunlara karşın ısrarlı ve yoğun şekilde kaygı, depresif duygu durumu ya da başka psikolojik belirtiler deneyimleyen bireylerin, psikiyatrik ve psikolojik yardım almanın bu sorunlarla baş etmede etkili bir yöntem olduğunu unutmamaları ve profesyonel destek almak için uzmanlar ile iletişime geçmeleri oldukça önemlidir.
Kaynaklar ve İleri Okuma
Carleton, N. (2016) Fear of the Unknown: One Fear to Rule Them All? Journal of Anxiety Disorders 41 (2016) 5–21.
Watson, D., & O’Hara, M. W. (2017). Understanding the Emotional Disorders. New York: Oxford University Press.
Comentarios