Okyanuslarımıza, denizlerimize sihirli parlaklıklar veren planktonlar, hareket yeteneği akıntıya bağlı olan mikroskobik canlılardır. Göllerde, denizlerde ve akarsularda hatta buzullarda yaşayan türleri de vardır. Planktonlar besin zincirinin en alt bölümünde yer alır ve fotosentez ile oksijen üretmek gibi çok değerli bir görevleri vardır. Hatta Dünyadaki oksijenin çoğunu onlar üretir. Fakat itiraf edelim ki çoğumuz planktonları okyanus kıyılarındaki büyüleyici görüntülerinden tanırız.😊 Peki ya bu büyeyici maviliğin sebebi ne?
Fitoplanktonlar rahatsız edildiklerinde, korktuklarında diğer canlıları kendilerinden uzak tutmak için parlak mavi bir ışık yayarlar. Bu olaya biyolüminesans denir. Örneğin denizde hareketsiz duran bir kayığın çevresinde, suya batırdığınız elinizin etrafında ışık saçan bu planktonları görebilirsiniz. Bu mavi parlaklığı derinliklerdeki besinlerden aldıkları güç ile kimyasal enerjilerini ışık enerjisine çevirerek ortaya çıkarıyorlar. Yani bu büyüleyici görüntünün sırrı: enerji.
Tek cümle ile açıklanabilen bu olay bana göreliliğin önemini bir kez daha hatırlattı. Kimilerine göre muazzam güzellikte olan bu mavi ışık, planktonlar için pek de güzel bir şey değildi aslında. Bir canlı için dayanılmaz olan, huzursuzluk veren bir durum başkaları için huzur verici olabiliyor bu hayatta. Bunu unutmayarak, bu göreliliği günlük hayatımıza da yorumlamamız gerektiğine inanıyorum. Örneğin çevremizdeki biri için zor ve karmaşık gelen durum, bize gülünç ve “basit” gelebilir. Bu da empati ve iletişim becerilerimizi zedeyebilir. Bunların yaşanmaması ve daha fazla anlayabilmek, anlamlandırabilmek adına olaylara farkındalıkla, başkalarının gözleriyle bakmayı deneyebiliriz. 😊 Kim bilir? Belki de planktonlar bize bu mesajı vermeye çalışıyordur. 😉
Comments